Google+
kaligrafi sitesi full background
   
   

30- ARAPÇA DİLİ NİN TARİHİ VE ÇIKIŞ NOKTASI

Âlimleri irfan sahibi eden, üç harf ile beş noktadır.(aşk)

Mü’minleri duhulü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (imân)

Hat Sanatı Üzerine ..

Yazı insanların duygu ve düşüncelerini, geçmişte kazandıkları birikimlerini gelecek kuşaklara aktarmak için kullanılan en mükemmel bir araçtır. İnsanlık tarihinde gelişmiş büyük medeniyetler devredilen ilim ve kültür mirasının üzerinde yükselir.

Her uygarlığın dayandığı bir yazı dili vardır. Geniş bir coğrafyaya sahip olan İslâm uygarlığının yazı dili ise Arapça’dır.(1)Arapça yazısını ilk defa kimin kullandığı konusu tartışmalıdır. Araştırdığımız kaynaklarda Arapça yazısını Ka’bul Ah Bar ; Hz. Adem’in (a.s) yazdığı, Nuh tufanından sonra bu yazıyı Hz. İsmail (a.s) bulduğu ve yazdığını belirtir ve devamla “Hz.Adem (a.s) vefatından 300 yıl önce o dönemde yazı konusu olan her şeyi eliyle çamura yazdı ve bu yazıları pişirerek kalıcı olmasını sağladı. Nuh tufanı dahi, bu yazıyı yok edemedi. Böylece tufandan sonra her topluluk kendi yazısını buldu. ”demektedir.(2.)

İbn Kuteybe ise yazıyı ilk kullanan kişinin Hz.İdris(a.s) olduğunu söyler.İbn-i Kuteybe ‘nin Mearif’te anlattığına göre ise Arapça yazıyı ilk kullanan kişi Erbar halkından Muramir b.Murra ,Eslem .Sidra ve Amir b.Cedra adlı kişilerdir.Muramir harfleri harflerin şekillerini keşfetmiş, Eslem ise harflerin ayrı ve bitişik yazılan harfleri tespit etmiş, Amir ise noktalama ,işaretlerini bulmuştur.(3)

İbn Abbas(r.a) ise ilk Arapça yazıyı keşfeden ve kendi söz ve mantığıyla bu yazıyı ilk defa kullanan kişinin Hz. İsmail (a.s) olduğunu belirtir.

Bazı sözler yazı ve hat ile muhafaza edilmişlerdir. Bu yazıların anlaşılması için bu yazılara başvurulur. Yazı ise, bu ifadeleri koruma ve ifade etme mertebesindedir.

Hz.Abbas (r.a) “Eğer doğru söylüyorsanız haydi bana bundan önce (indirilmiş) bir kitap veya bir ilim kalıntısı getirin”(Ahkâf s.4.ayet) ayet-i kerimesinde ki “ilim kalıntısı “ifadesin yazı olarak açıklamıştır.

Mücahit ”Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar ”ayet-i kerimesinde ki “hikmet” kelimesini yazı olarak açıklamıştır.

İbn Mukaffa “ Dil, yakın ve hazır olanı ifade eder. Kalem ise olanları ve olacakları ifade eder. Kalem önceki kuşakların fikirlerini sonrakilere ulaştıran, geçmişi geleceğe bağlayan ve unutulanları hatırlatan bir vesiledir” der.

Hakim er Rûm ise “Yazı maddi bir âletle meydana gelse de ruhani bir hendesedir” der.

Cafer b. Yahya ise “ Yazı hikmet incilerinin dizildiği ipliktir, dağınık hikmetler ona dizilir ve onunla düzenlenir.” demektedir.

Hakimu’l Arap “ Yazı her ne kadar bedensel duygularla oluşuyorsa da kökleri ruhta olan bir şeydir.” Der.(1-3-s.76-77)

Hz. Ömer (r.a) rivayetine göre Hz.Adem (a.s) cennetten çıkarılmasına neden olan zellesi sebebiyle Allah (c.c) tan af için Hz. Muhammed (s.a.s) Mustafa’yı aracı kılarak Cenâb-ı Hakka şöyle yalvardı. “ Ya Rabbi Muhammed (s.a.s) hakkı için senden beni bağışlamanı istiyorum”

Allah Teâlâ ;

“Ey Âdem! Henüz yaratmadığım halde Muhammed’i sen nasıl tanıdın? “ diye sordu. Âdem (a.s) ise; “Ya Rabbi Sen beni yed-i kudret elinde yaratıp bana ruhundan üfürdüğünde başımı kaldırdım. Arşın sütunları üzerinde “Lâilâhe illallah,Muhammeden Resulullah “ cümlesini gördüm. Bildim ki sen, ismine ancak mahlûkattan en sevimlisini yazarsın” dedi.

Bunun üzerine Yüce Mevla’mız ;

”Doğru söyledin Ey Âdem! Hakikaten, O, bana mahlûkatın en sevgilisi olanıdır.(Dua edeceğin zaman )O’nun hakkı için bana dua et ! (Çünkü şu an O’nun hakkı için ettiğin dua sebebiyle )ben seni bağışladım.” Buyurdu.(Hakim,Müstedrek II,672 Beyhaki,Delail,V-488-489)

Bu hadis-i şerifte geçen bilgiler bize Hazret-i Âdem’in (as) kelime-i tevhidi yazı olarak tanıdığını, gördüğünü ve okuduğunu gösterir. Aynı zaman da O’nun peygamberlikle görevlendirilip kendisine “on suhuf” (on sayfa ) gönderilmesi, yazının insanlıkla beraber başladığının bir göstergesidir.

Bu konuyla ilgili olan bir başka gerekçe de şudur; Peygamber (s.a.s) Efendimiz, vahiy kâtiplerine surelerin başına daima bir besmele-i şerif yazmalarını ve besmelede ki “sin” harfini güzel bir şekilde keşide etmelerini emir buyurduğunda, Vahiy katiplerinden birisi Peygamber (s.a.s) Efendimize “Ya Resullallah ! niçin besmele-i şerife’de başka harfi değil de hep “sin “harfini keşide etmemizi emir buyuruyorsunuz” dediğinde ;

Alllah Resûlu ;

“Ben besmele-i şerife’yi levh-i mahfuzda o şekilde görüyorum” buyurmuştu.

Bizlerde bu ifadelerden, İslâm yazısının kaynağının İlâhi bir gerçek olduğunu aşikâr olarak anlamaktayız. Bu nedenle yazıya çok önem verilmiş. Bu konu da İkrime ;

“Bedir savaşı esirlerinin fidyesi dört bin dirheme kadar ulaşmıştı. Esirler arasında yazı yazmayı bilenler bu fidyenin karşılığı olarak Müslümanlara yazı öğretme şartı konulmuştu. ”demektedir. Onların yanında yazı öğretmek çok önemli olduğundan böyle bir şart konulmuştu, denilmektedir.

Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de, Peygamber (s.a.s) Efendimize hitaben şöyle buyurur;

“Oku ! Kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, sonsuz kerem sahibidir.”(Alâk suresi.3-4)Yüce Rabbimiz burada kendisini sonsuz bir cömertlikle de nitelendirmektedir. Böylece yazıyı büyük nimetlerden ve önemli ayetlerden saymaktadır. Ayrıca “Nun, Kaleme ve yazdıklarına andolsun”(Kalem s.1) buyurarak yazı ile de yemin etmektedir. Bu ayet-i kerime de hem kaleme hem de kalemle yazılanlara yemin vardır. Bu nedenle “ Güzel yazı fesahattir” denilmektedir. (fesahat-güzel ve açık anlatım)

Kur’ân-ı Kerim,ilk olarak Peygamber (s.a.s) Efendimiz’in vahiy katipleri tarafından yazılmıştır.Ma’kili olan bu ilk Kur’ân-ı Kerim yazıları ,daha sonra ki zamanlar içinde “Kufi” yazısı ile devam etmiştir.Hz.Ali ‘nin (r.a) yazıları bu tekâmüle çok güzel örneklerdir. Son Abbasi halifesi Mu’tasım Billah’ın kölesi Yâkût-i Musta’simi kalemin ucunu eğri kesmek suretiyle kaleme yeni bir hüviyet kazandırmış O hat sanatında “ahkâm-i sitte” (altı kalem) denilen yazı çeşitlerini olgunlaştırarak çok güzel hat yazısı yazan manasında “hattat” unvanı almıştır. Böylece hüsn-i hat ,Kur’ân-ı Kerim’i ona layık bir güzellikle yazmak gayret ve rikkatinden doğmuş müstesna bir sanattır.